Diyanet Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Küçükoğlu, son zamanlarda Yunanistan ve Mısır gibi devletlerin ortaya koyduğu tutumla ilgili açıklama yaptı.
Türkiye, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin idaresindeki bölge de camiye Bizans bayrağı asılmasını eleştirirken, aynı zamanda Türkiye’nin bu husumet, öfke, kin ve aymazlık dolu davranışın cevabını da vermesi gerektiğini belirten Yaşar Küçükoğlu, sonra da Mısır’ın kukla Fetva Kurulu Başkanı’nın yapmış olduğu açıklamaya haddini bildirir bir mesaj verilmesi gerektiğinin önemine işaret ederek şunları söyledi:
Türkiye, Orta Doğu’daki Satranç Oyununda Yerini Aldı
“Türkiye, özellikle Orta Doğu’daki satranç tahtasında yerini alabilmek için bugüne kadar ciddi çaba sarfetti. Ekonomisi çökmüş, sosyal ve siyasal olarak bitmiş kimi Orta Doğu ülkelerinde halkın can güvenliğinin sağlanması, ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda yeniden canlanma sağlanması için emperyalist devletlerle ciddi mücadele içine girmiş olan Türkiye’nin önü çeşitli yöntemlerle kesilmeye çalışılmıştır. Bu oyunlar hâlâ da devam etmektedir. Kimi zaman ABD ile kimi zaman Fransa, kimi zaman Hollanda, İsrail, Ermenistan ve kimi zaman da Yunanistan ile ciddi polemikler yaşanmasına rağmen her zaman kazançlı çıkan Türkiye olmuş, kronik krizlere doğru evrilen umutsuz vakalarda bile beklenmedik sonuçlar ortaya çıkmış ve milletimiz sevinmiştir.
Türkiye’nin Milli Çıkarlarının Korunmasında Başarılı Siyaset Uygulanmıştır
Her ne kadar içeri de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı olumsuz sözler, yıpratma ve karalama kampanyaları düzenlenmiş olsa da halkın sağduyusu bunlara prim vermemiş ve kendi kendine yok olup gitmiştir. Avrupa Devletleri özellikle Orta Doğu’da patronun kendileri olmalarını istiyor. İşgal ettikleri topraklara demokrasi yerine kan ve gözyaşı götürerek milletleri parçalıyor ve topraklarından ediyorlar. Amaç, kendilerine biat edecek bir yönetimi iş başına getirmek ve Orta Doğu’nun zengin petrol yataklarını, tarihini ve kültürünü sömürmek. Ayrıca Türkiye’yi sürekli tehdit edebilmek ve gözünü korkutmak amacıyla kurmak istedikleri terör devletine Türkiye dur demiştir. Nitekim Orta Doğu’da patronun aslında Erdoğan olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır. Özellikle Suriye’nin Menbiç ve Türkiye sınırına yakın diğer ilçelerin terör örgütünün elinden alınarak kurtarılmasındaki kararlı tutum patronun kesinlikle Sayın Erdoğan olduğunu göstermiştir. Bu dönem de uluslararası diplomasi başarıyla yürütülmüş, Türkiye’nin milli çıkarları ve ülkemize güvenen dindaşlarımızın manevi değerlerinin korunması noktasında Türkiye başarılı sonuçlar almıştır. Sınırlarımızda milli güvenliğin sağlanması için verilen mücadele de başarılı sonuçlar alındığı görülmektedir. Milletimizin devletine olan güveni tazelenmiş, ekonomik ve siyasal anlam da güçlü bir Türkiye varlığı dünya da bile kabul edilir hâle gelmiştir. Artık dünya da bir Türkiye ve Başkan Erdoğan gerçeği var. İşte asıl problem de budur; Türkiye’nin bölgede güçlü bir ülke olmaya başlaması ve güçlü bir lider tarafından yönetiliyor olması…
Yunanistan’ın Kuyruk Acısı Var!
Yunanistan’ın tarihi yenilgiden dolayı kuyruk acısı ve karın ağrısı var! Sayın Erdoğan’ın Ayasofya’nın camiye çevrilmesi talimatı özellikle Ortodoks Hıristiyanlarını telaşlandırmıştır. Zira Ayasofya Ortodoks Hıristiyanları için önemlidir. Diğer bir husus, Doğu Roma İmparatorluğu’nun, yani Bizans’ın fethedilerek Hıristiyan dünyasının elinden alınmasıdır. Bu nedenlerle Rumları kullanarak kışkırtıcılık yapıyorlar; camiye Bizans Bayrağı astırarak Müslümanların tepkilerini ölçmeye çalışıyorlar. Yunanistan’ın, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin karın ağrısını anlarız da, İslam devleti olan Mısır’ın karın ağrısını anlamakta zorlanıyoruz!
Bilindiği gibi Mısır’ın Müslüman Cumhurbaşkanı darbeyle uzaklaştırılmış ve emperyalizmin uşağı ve maşası olan Sisi göreve gelmiştir. Devlet kurumları da Sisi’nin emrinde ve emperyalizme hizmet eden uşaklardır. Mısır’ın devlete bağlı Mısır Fetva Kurulu, Yunanistan’a destek çıkmış ve İstanbul’un fethinin işgal olduğunu açıklayan bir fetva yayınlamıştır. Ümmet bilincini kaybetmiş, kardeşlik, yardımlaşma, birlik ve beraberlik duygularını emperyalizmin emrine sunmuş olan Mısır’ın ne dediği Türkiye’nin umurunda olmaz. Hıristiyan dünyası iyi bilsin ve anlasınlar ki, Ayasofya camiye çevrilecek, Müslümanlar ilk Cuma namazını huşû içinde eda edecekler ve beş vakit ezanın semaya yükseldiği, ellerin havaya kalktığı ibadetlerle Ayasofya’da İstanbul yeniden doğuşa geçecek, İstanbul yeniden aydınlık çağa kavuşacaktır.”