Sözcü Gazetesi’nin, 2020 yılının değerlendirildiği haberinde felaketler tablosuna Ayasofya’nın açılışını da eklemesi büyük tepkilere neden olurken, çok tartışılan bu manşete Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, “Sözcü Gazetesi bu ülkenin başına gelen en büyük felakettir!” açıklamasıyla katıldı.
Çok tartışılan manşete hem siyasiler hem tweetter kullanıcıları hem de çeşitli Sivil Toplum Kuruluşları tepki gösterdi. Gazete, Ayasofya’nın açılışına dair fotoğrafın altına “Yıllarca müze olarak hizmet veren İstanbul’daki Ayasofya Camii 86 yıl aradan sonra ibadete açıldı. Dünya tepki gösterdi” ifadeleri yer aldı.
Bu Manşet, Ülkemizdeki Demokrasinin Ne Kadar İleri Olduğunu Gösteriyor
Türkiye’de 2020 yılında meydana gelen doğal afetlerin, yasak ve salgının gösterildiği haberde, karikatürize edilerek Ayasofya’nın da bu felaketler arasında gösterilmesine sert tepki gösteren Hasan Türüt, skandal manşetin %92’si Müslüman olan bir ülkede atılıyor olmasının üzüntü verici ve çok şaşırtıcı olduğunu belirterek, demokrasinin olmadığı söylenen bir ülkede böyle bir başlık atılabiliyorsa demokrasinin kralı var, demektir, dedi.
Bunların Din İle Kavgaları Bitmeyecek!
Ayasofya’nın camiye dönüşmesini felaket olarak görenlerin din ile kavgalarının hiç bitmeyeceğinin işareti olduğuna dikkat çeken Türüt, Ayasofya’nın aslında bir milletin uyanışının ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bağımsızlığının bir nişanesi olduğuna vurgu yaparak şu ifadelere yer verdi:
Sizi Korkutan İslam’ın Ayak Sesleridir!
“Bu millet, tarihte bıraktığı büyük izlerini mensubu bulunduğu İslam dininden almıştır. İnançları ve ahlakıyla geri de bıraktığı binlerce yıllık tarihin izleri şan ve şereflerle doludur. Böyle bir ecdadın torunları da ne Yunanistan’ı, ne Avrupa Birliği’ni, ne ABD’yi, ne Fransa’yı, ne de Almanya’yı dinler. Dolayısıyla Sözcü Gazetesi’ni ve onların arkalarındaki aymazları korkutan da İslam’ın ayak sesleridir! Türkiye’yi kalkınma hamleleriyle şahlandıran, topluma özgürlükçü ve İslami adalet anlayışıyla yeni bir anlayış yükleyen, devlet yönetimine ayar vermeye kalkanları dizginleyen; kısaca her kesime haddini bildiren bir yönetim anlayışı ve o anlayışın arkasındaki İslami gücün bu karanlık zihniyeti korkuttuğunu görüyoruz.
Biz, Kur’an’ın, Sünnetin, Vatanın ve Bayrağın Sözcülüğünü Yapıyoruz
Bu güruh belki küffarın sözcülüğünü yapıyor olabilir ama biz, Kur’an’ın, sünnetin, vatan ve bayrağın sözcülüğünü yapıyoruz. Bilinmelidir ki artık bu ülkede o çirkin sesleriniz bizden daha gür çıkamayacaktır. Bu ülkeyi başarılı yönetimiyle dünya devleti haline getiren iktidarın yaptıkları sizi çıldırtıyor ve millet adına, din adına yaptıkları her şey sizin sesinizi kısıyor. Size unutamayacağınız dersler veriyor! Unutmayın ki 15 Temmuz 2016’da uçaklardan ve tanklardan atılan bombaların sesini kısan da, onların başına felaket gibi çöken de İslam’ın, vatanın ve bayrağın sözcülüğünü yapan yiğitlerdi. Kininizde boğulup gideceksiniz. Bizler, hakkın ve haklının yanında yer alan, onların gür sesi olarak haykırmaktan şeref duyanlardanız. Varlığımız, dinimizin ve vatanımızın varlığına armağan olsun.”
